Yine 3 günlük bir rota ile başka bir gezimize devam ediyoruz.

Gün içinde 150 kilometrelik mesafeyi geçmeyen rotalar yapmaya dikkat ediyoruz.

Daha fazla kilometre yaparsak veya daha fazla yer gezmeye çalıştığımızda son gezdiğimiz noktada yorgunluk belirtileri başlıyor işin açıkçası.

Son gittiğimiz noktaya gittik mi gittik ama özümseye bildik mi?

Tabi ki hayır.

Geceyi geçirmek ve bir sonraki günün planlaması yapmak için yaklaşık 2 saatlik fazladan yol yaptığımız oluyor.

Bu aradaki mesafelerde uğrayamadığımız yada atladığımız yerler mutlaka vardır.

Dönerken aynı yolu kullanırsak uğrayabilir veya bir başka rotamıza deyip yolumuza devam ediyoruz.

Ayrıca ülkemizde gezilecek yerler bitmez ve tüm yeni rotalar bizim:)

KAZIKLI KERVANSARAY :

(KAZIKLI HACI HAMZA BİN İVAZ KERVANSARAYI)

Kocaeli'nin Gölcük ilçesi, Şirinköy mahallesi, Tarihi İpekyolu caddesi üzerinde yer alıyor.

Kitabesi olmadığından Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kazıklu Karyesi/Derbendi (Köyü) mevkinde 1540-1555 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu ve önceki dönemlerde kervansaraylar ve menzil hanları ordu güzergahı, ticaret, ulak-posta iletişimi, hac ulaşımı gibi kervan yolunu kullanan insanların, yük taşıyan hayvanların konakladığı ve ihtiyaçlarını karşıladıkları yerler olarak bilinmektedir.

Kazıklı Kervansaray 75 metreye 20 metre ölçülerinde dikdörtgen planlı, tek salonlu, ahşap direkli, ahşap çatı örtülü bir yapıdır.

Güneyde yer alan giriş kapısının sağında ve solunda simetrik ölçülerde 5 metreye 4,5 metre 2 adet hacim bulunmaktadır.

Bu bölümler içerde malların saklandığı ve ticaretin döndüğü yapı olduğu için giriş çıkışların kontrol edildiği muhafız odaları olarak kullanılmıştır.

Dış yüzün ayakta kalan kısımlarında dönemin karakteristik özelliği kirpi saçaklar göze çarpmaktadır.

Güney cephesi iç kısmında 4 adet niş bulunmaktadır.

Kervansarayın 20 metrelik kısa kenarlarından olan batı cephesinde 2 adet mazgal pencere boşluğu görülmektedir.

Kuzey cephe iç yüzeyinde 10 adet niş görülmektedir.

Gölcük belediyesinin yeniden işlevlendirilmesi ve korunabilmesi amacıyla Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ile yaptığı işbirliği sonucu 28.02.2009 da başlayan Restorasyon çalışmaları Aralık 2009 da bitirilmiş.

Ek iç yapı projeleriyle Nisan 2010 yılında kültür ve sanat merkezi olarak hizmete hizmete açılmıştır.

9:30

SARAYLI KÖYÜ : 

Kocaeli il merkezine 20 kilometre Gölcük ilçesine 3 kilometre uzaklıktadır.

Saraylı köyü tarihi, M.Ö. 8 yüzyıla kadar dayansada Roma ve Bizans izlerini taşımaktadır.

1326 yılında Osmanlılar tarafından kurulduğu, ilk sakinlerinin göçebe halk (Yörükhan taifesi) olduğu düşünülmektedir.

Özellikle Roma dönemi sütun başlılarını köy meydanında bulunan asırlık çınar ağacının dibinde ve çevresinde görebilirsiniz.

Köy meydanında ki çınar ağacının yaşı hakkında çeşitli söylentiler olsada Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nun tabelasında yaklaşık 1200 yıllık olduğu yazıyor.

Köy Osmanlı dönemi eserleri açısından oldukça zengin.

Saraylı camii kapı ve minberi 18.yüzyıl sonu el sanatları açısından önemli bir kaynak olarak görülür.

Birçoğu günümüze kadar ulaşmış kendine özgü mimarisiyle evler ve köy mezarlığında bulunan kitabeli taşlar dikkat çekici.

Saraylı evleri, ahşap ve bağdadi sıvalıdır.

Özellikle ahşap işçilikleriyle tavan ve kapı süslemeleri görülmeye değer.

Köy mezarlığı arkeolojik sit alanı, köy yerleşkesi ise kentsel sit alanı içerisindedir.

Yolunuz düşerse ahşap evleri, dar sokakları, asırlık çınar ağacını ziyaret ederek zaman yolculuğuna çıkabilirsiniz.

Çınar ağacının çevresindeki köy kahvesinde kahve veya çay içmek size kalmış.

10:15

ERİKLİTEPE :

Kocaeli merkezden 35 kilometre Gölcük'den 20 kilometre mesafede İrşadiye mahhallesi sınırları içersinde Samanlı dağlarında yaklaşık 1000 metre rakımlı Bursa il sınırına çok yakın Ormanlık arazi.

İrşadiye'den sonra hiçbir yerleşim yerinin olmadığı kayın ve ardıç ağaçlarıyla kaplı arazide ağaçların sıklığından neredeyse toprak güneş görmüyor.

Yolun  iyi olmaması ayrıca tenha olmasından dolayı güvenlik açısından birkaç fotoğraf çekmek haricinde yolda durmadan devam ettik.

Eriklitepe Tabiat Parkı, 2011 yılından beri Gölcük Belediyesi iştiraki Gölaş tarafından işletilen 63 hektar alan üzerine kurulmuş olan turizm tesisi.

Fotoğraflar golcukbasikleleturizm.com sitesinden alınmıştır.

Eriklitepe Tabiat Parkını piknik, günübirlik gezi, çadır kampı, karavan kampı, bungalov ev konaklaması için yaz-kış kullanabilirsiniz

11:15

ELBEYLİ :

Elbeyli Bursa iline 85 kilometre, İznik ilçesinin 7 kilometre kuzeyinde tarihi bir köy.

ELBEYLİ DİKİLİTAŞ (OBELİSK):

Halk arasında beştaş veya nişantaşı olarak bilinen, izmit-iznik tarihi Roma yolu üzerinde 2000 yıllık Roma mezar anıtı.

M.S. 1. yüzyılda Cassius Philiscus adına dikilmiş.

Anıt etrafını çevreleyen 3 basamak merdiven sonrası, gri damarlı kesme taştan yapılmış 3 metreye 2 metre dikdörtgen prizma kaide üzerine oturtulmuştur.

Kaide üzerinde ise yaklaşık 50 santim yüksekliğinde çok yivli korniş bulunmaktadır.

Korniş üzerine üç yüzeyli, yukarıya doğru incelen, birbirine demir kamalarla kenetlenmiş, 5 beyaz mermer blok yerleştirilmiştir.

Günümüzde anıtın toplam yüksekliği 12 metredir.

Şimdi yerinde olmayan 6.taşın, Zafer Tanrısı Nike veya Tanrı Zeus Kartal'ının bronz heykelinin olduğu düşünülmektedir.

Dikilitaşın geniş olan birinci taşın üzerindeki Yunanca kitabede ''C.Cassius Philiscus, G.Cassius Asclepiodotus'un oğlu 83 yıl yaşadı'' yazılıdır.

Anıtın toprak altında kalan kısmında mezar bulunmaktadır.

Elbeyli Dikilitaşı zeytin ağaçları arasında zamana karşı dik duran bir mezar değil, belki de farkındalık taşıdır.

Taş konuşmaz yalnızca susanlar duyar, sessizliğin yankılarını...

12:35

İZNİK :

Bursa iline bağlı, merkeze 85 kilometre mesafede, kendi adıyla anılan gölün doğu kıyısında yer alan ''açık hava müzesi'' diyebileceğimiz tarihi ilçe.

İznik'te ilk uygarlık izleri M.Ö. 4. yüzyıla kadar dayansada toplu yerleşimler M.Ö. 2500 yıllarında höyüklerle (Çakırca, Karadin, Çiçekli,Yüğücek) ortaya çıkıyor.

Bugünkü İznik ismi Nikaea'dan gelmektedir. Sur içinde anlamına gelen 'is' eki alarak isnikaea adı Türkçe'de İznik olmuştur.

M.Ö. 4. yüzyılda Makedonya Kralı Antigonus tarafından kurulan İznik, M.Ö. 293 Bithynia Krallığına bağlanmasıyla önemli mimari yapılarla süslenerek adına altın sikkeler basılacak kadar önemli bir şehir.

Yıllarca Bithynia karşı savaşan Romalılar başkent Nikaea'yı alıp M.S. 123 depreminde oluşan hasarlarıda onararak baştan bir şehir inşaa etti.

Roma İmparatoru I.Constantinius dönemi 325 yılında Hristiyanlık açısından çok önemli olan 1. Konsül toplantısı yapıldı. İznik bu toplantı ile dini merkez haline geldi.

Roma imparatorluğu 476 yılında Doğu-Batı Roma olarak ikiye ayrılınca, İznik sonradan Bizans adını alan Doğu Roma imparatorluğu sınırları içinde kaldı.

Yeniden büyük imar çalışmalarına başlandı. Kiliseler, suyolları ve sarnıçlar yapıldı.

1075 tarihinde Selçuklular'ın egemenliği altına giren kent 1080 yılında Selçuklu Devletinin ilk başkenti oldu ve adı İznik olarak değiştirildi.

İznik Anadolu'da ilk Türk başkenti olarak tarihe geçti.

Bir dönem tekrar Bizanslıların eline geçen İznik 234 yıl sonra, 1331 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilerek tekrar Türk idaresine girmiş oldu.

Özellikle II.Murat döneminde şehir neredeyse baştan yapılarak birçok cami, medrese, han, hamam, imarethane yapıldı.

İznik İstanbuldan Anadoluya uzanan sefer ve kervanyolu üzerinde önemli bir uğrak ve konaklama noktası oldu.

15. yüzyı sonları ve 16. yüzyılda dünyaca ünlü çini ve seramik atölyeleri kurulmasıyla sanat merkezi haline gelmiştir.

İZNİK SURLARI :

M.Ö. 4. yüzyıl inşaa edilmeye başlayan surlar, Roma ve Bizans dönemindeki eklentilerle günümüze kadar ulaşmıştır.

İznik'in çevresini kuşatan surlar 4 ana kapı, 12 tali kapı ve 114 burcuyla 4.970 metre uzunluğunda, 10-13 metre yüksekliğindedir.

İznik'te ana caddelerin kesiştiği noktadan bakıldığında 4 ana kapının yerleri görülür.

İSTANBUL KAPI:

Kentin kuzey girişinde yer alan kapı İstanbul güzergahında olduğu için İstanbul kapı olarak adlandırılmıştır.

Farklı dönemlere ait mimari evreleri bulunmaktadır.

Yapı orjinalinde savunma mimarisine ait yapıdan ziyade kentin onur ve saygınlığını göstermek amacıyla ''Onur Takı'' şeklindedir.

M.S. 1. yüzyıl Roma imparatorluğu döneminde yapılan kapı M.S.3 savunma amaçlı sur duvarları eklenmiş, M.S. 13 yüzyıl depreminden sonra ikinci sur duvarları ve kapını iki yanına dışa doğru yarım daire burç eklenmiştir.

Bugün bakıldığında ilk yapılan yapı İstanbul kapı'nın orta bölümünde kalmıştır.

LEFKE KAPI:

Neden Lefke Kapı?

Gezerken ilk aklıma takılan soruydu. Aklıma gelen yer ise Kıbrıstı tabiki. :)

İznik'in doğusunda yer alan kapı ve Lefke?

Osman Gazi tarafından 1308 de Osmanlı topraklarına katılan Osmaneli'nin Rumca kavaklık anlamına gelen eski adı LEFKE.

Kentin doğu tarafında yer alan kapı İstanbul kapı ile benzerlik göstermektedir.

Önceden avlu içindeyken Bizans döneminde eklenen yapılarla avlu kapatılmış bugün koridor şeklinde yol olmuştur.

Kente dışardan girişte iki silindirik kulenin arasında, kalın mermer sütunların oluşturduğu üst silmesi ahşap dikdörtgen bir kapı yer alır.

Kapı üzerindeki kemerin içi örülmüştür.

Kapı kenarlarında dağınık olarak devşirme taşlardan kabartma süslemeler kullanılmıştır.

Kapının iç tarafındaki kitabede ''Bu surları imparatorluk hanedanı ve İmparator Hadrianus adına ünlü iznik metropolü Cassius gözetimi ve denetiminde yapılmıştır''

Surların yapımında adı geçen Cassius Elbeyli Dikiltaş' ındaki aynı kişidir.

Dıışarıda ise ''... senesinde imparatorluğa gönderilen ile kent halkı bu yapıyı yaptırmıştır.''

YENİŞEHİR KAPI :

İznik'ten Yenişehir-Bursa istikametine bakan kapı.

Roma dönemi 1. yüzyıl' da yapılmıştır.

Bu kapıda çeşitli dönemlerde onarım görmüştür.

Diğer kapılar gibi üç bölümden meydana gelmiştir.

Dışardan girişi sağlayan ilk kapı ön sura bağlıdır.

Önceki dönemlere ait devşirme malzemeyle onarım görüp surlarla birleştirilmiştir.

Kesme taştan yapılmış olan kapının kemeri üzerinde sade bir silme vardır.

Üst kısmı tamamen yıkılmıştır. Doğu tarafında tuğladan yapılmış üzeri kubbeli silindirik kule varken batı tarafında sadece temelleri kalmıştır.

GÖL KAPI :

Kentin batısında göl tarafındadır.

Bugün kapının kendisinden hiç bir iz yoktur. Sağ tarafındaki kulenin yarısı, sol tarafında ise temelleri mevcuttur.

Günümüzde İstanbul kapısı tarafında, kesme taştan yapılmış, kitabesinde ganimet/zafer kulesi olduğu anlattılan kalıntılar mevcuttur.

Kulenin kitabesi'nde;

''Düşmanın küstahlığının, Tanrısal yardımla rezil edildiği yerde, Mesihi seven İmparatorlarımız Leo ve Konstantin, İznik şehrini gayretle restore ettiler ve eylemlerinin bir göstergesi olarak kentenarion kulesi dikerek zafer ganimeti oluşturdular; Bu kuleyi görkemli Patrikios ve Artabasdos kendi emeğiyle tamamladı.'' yazmaktadır.

HAGİA SOPHİA :

MAHMUD ÇELEBİ CAMİİ :

II. MURAT HAMAMI :

İZNİK ÇİNİ FIRINLARI :

YEŞİL CAMİİ :

ANTİK ROMA TİYATROSU :

CUMALIKIZIK :

Yorumlar